Sınıftan Yönetim Kuruluna: Teknoloji alanında çeşitliliği oluşturmak işyerinin dışında başlar [Bölüm-1]

Teknoloji sektöründe vasıflı eleman eksiliği büyük bir sorun haline dönüşmek üzere. Önümüzdeki 10 yıl içinde teknoloji alanında açılması beklenen pozisyonları dolduracak yeterli vasıflı eleman bulunmuyor. Uluslararası yönetim danışmanlığı firması olan Korn Ferry, dünya genelinde vasıflı eleman açığının 2030 yılına kadar 4,3 milyona ulaşacağını tahmin ediyor. Daha fazla cinsiyet çeşitliliğine ulaşmak, şimdiye kadar geride kalan nüfusun yarısından faydalanarak bu büyük açığın kapanmasına yardımcı olabilir.

Yazan: Dell Techologies Türkiye Genel Müdürü Işıl Hasdemir


Teknoloji sektörü, çeşitli düşüncelerin yönlendirdiği yeniliklerle büyür. Bu nedenle, kadınları kenarda bırakmak işletmelere ve ekonomilere ölçülebilir miktarda zarar veriyor. Teknoloji şirketleri, aynı ekipte çok çeşitli cinsiyet, etnik köken, yetenek ve cinsel yönelimlerin yanı sıra farklı geçmişler, deneyimler ve görüşler olarak tanımlanan çeşitliliği kucaklayarak büyük kazanımlar elde edebilir. Bu, bir bireyin bütün benliğini kapsayan bu özelliklerin kesişimsel doğasıdır. Gerçek kapsayıcılık, bir bireyin kimliğinin tüm yönlerini dikkate almak ve bunları kucaklamak anlamına gelir.

Kadınlar ve genç kızlar ne durumda?

Dünya genelinde, kadınların temsili daha erken eğitim çağından yüksek öğrenime, giriş düzeyi pozisyonlara, yönetime ve liderliğe kadar yetenek hattının tüm aşamalarında kayboluyor. Kadınlar ve genç kızlar, genellikle üstünlük elde etme şansı bulamadan bu yetenek hattından ayrılmak durumunda kalıyorlar. İşletmeler, onları teknoloji ekosisteminde tutmak istiyorlarsa çeşitliliği ve katılımı benimsemeleri gerekiyor. Bu sadece iş gücüne çok çeşitli bireyleri katmak anlamına gelmiyor, aynı zamanda bu bireylerin görüldüklerini, duyulduklarını ve değer gördüklerini bilmeleri için işyeri kültürünü tamamen baştan değiştirmek anlamına geliyor.

Mercer Türkiye, Professional Women’s Network İstanbul (PWN İstanbul) ve PERYÖN – Türkiye İnsan Yönetimi Derneği iş birliğiyle gerçekleştirilen ‘Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça’ araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye’de firmaların yüzde 94’ü, çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı uygulamalarının geliştirilmesine odaklandığını belirtiyor. Bu konuda dünya ortalaması yüzde 81 iken Türkiye, farkındalık konusunda yüzde 94 ile daha ileri bir noktada olduğunun işaretini verse de firmaların yalnızca yüzde 34’ü belgelenmiş ve birden çok yıla yayılmış bir çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı stratejisine sahip olduğunu söylüyor. Öte yandan, teknoloji sektörünün geleneksel engellere rağmen cinsiyet kapsayıcılığında şaşırtıcı ilerlemeler kaydeden Çin gibi ülkeler de var.

Ayrıca PWC tarafından hazırlanan Çalışma Hayatında Kadınlar Endeksi OECD ülkelerinde kadınların iş hayatına daha fazla katılmasının, OECD GSYİH’sini 6 trilyon dolar artırabileceğini ve cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği farkının kapanmasının da OECD ülkelerinde kadınların gelirlerini 2 trilyon dolara çıkarabileceğini gösteriyor.

Peki şirketler katılımı nasıl geliştirebilir, değişim yaratabilir ve teknoloji sektörünün karşı karşıya kaldığı bu en büyük tehdidi nasıl büyük bir fırsata dönüştürebilir? Bu sorunun yanıtı aslında oldukça basit: Kadınların ve genç kızların tüm eğitim ve kariyer yolculuklarında teknoloji ekosistemiyle etkileşim halinde kalmalarını sağlamak. Dell Technologies olarak, toplumsal cinsiyet temsili için oldukça iddialı hedefler belirledik. Bu hedefler dahilinde, dünya genelinde iş gücümüzün yüzde 50’sinin, lider kadromuzun ise yüzde 40’ının kendini kadın olacağına dair bir taahhütte bulunduk. Ayrıca, 2030 yılına kadar çalışanlarımızın yüzde 95’inin bilinçsiz önyargılar, taciz, mikro saldırılar ve ayrıcalıklar gibi önemli konularda eğitim almalarını hedefliyoruz. Kendi işgücümüzün de ötesinde, önümüzdeki on yıl içinde yardımseverlik programlarımızdan faydalananların yüzde 50’sinin kadınlar, genç kızlar ve yeterince temsil edilmeyen gruplar olmasını sağlamayı amaçlıyoruz.

STEM eğitiminde yeni fırsatlar yaratmalıyız

Dünya genelinde, genç kızlar iki önemli cephede genç erkeklerin önüne geçiyor: Lisede daha iyi notlar alıyorlar ve yüksek öğrenime başlayan genç kızların sayısı daha yüksek.

Bununla birlikte bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM), büyük ölçüde bu disiplinleri erkeklerle ilişkilendiren kültürel önyargılar ve sosyal beklentiler nedeniyle hala bu eğilimin dışında kalıyor.

Türkiye’de görülen kadın yönetici oranındaki düşük kalma durumu, tüm dünyanın ortak sorunları arasında yer alıyor. Sorun kariyerlerinde devam eden kadınlardan önce henüz eğitim aşamasında başlıyor. Dünya verilerine bakıldığında, ilköğretim ve lise düzeyindeki kız öğrencilerin matematik ve fen bilimlerinde ulaştıkları okul başarısı erkek akranlarıyla eşit düzeyde. Fakat kız öğrencilerin özellikle bilgisayar bilimi ve mühendisliği olmak üzere FeTeMM eğitimine ilgisi ve katılımı zamanla azalıyor.

En büyük düşüş 13 ila 17 yaşlarında görülüyor. Girls Who Code (Kod Yazan Kızlar) oluşumunun verilerine göre 6 ila 12 yaşlarındaki kızların yüzde 66’sı programlama eğitimi görüyor veya bu alana ilgi duyuyor, fakat ilgi düzeyi 13 ile 17 yaşları arasında yüzde 32’ye düşüyor.

FeTeMM alanında yetenekli kızların sayısı lise ve üniversite, üniversite ile çalışma yaşamı ve tüm kurumsal kademe düzeyleri arasında zamanla düşmeye devam ediyor. Yalnızca 7 kadından biri FeTeMM alanından mezun olup gerçekten bu alanda çalışıyor.

Cinsiyet Eşitliği Avrupa Enstitüsü verilerine göre, 2050 yılına gelindiğinde FeTeMM alanında cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılması, AB’de GSMH’nin yüzde 2,2 ila 3 oranında artmasını sağlayabilir. Bu artışın doğrudan 610 ila 820 milyar avroluk bir katkı sağlayabileceği öngörülüyor. Elbette böyle bir ek gelir artışı elde etmek için, daha fazla kadının FeTeMM eğitimlerini tamamlayarak bilgi ve iletişim teknolojilerinde katma değeri yüksek pozisyonlarda çalışması gerekiyor.

Bu sorunun çözülebilmesine yardımcı olmak için şirketler değişimin itici gücü olmak durumundadır. Reboot Representation Tech Coalition, STEM’e yönelmeleri için kadınları ve genç kızları teşvik etmede önem taşıyan birkaç kritik yapı taşını özetledi. Yeni başlayanların işlerini kolaylaştırmalı, güven inşa etmelerine yardımcı olmalı, destekleyici kendi akranlarından oluşan bir topluluk oluşturmalı ve aile üyeleri ile öğretmenlerin ilerlemeyi teşvik etmelerini sağlamalıyız.

Teknoloji ve bilişim deneyimlerine erişim sağlamak ve aralarında süreklilik oluşturmak da büyük önem taşıyor. Şirketler, bu fırsatları sağlayarak büyümelerine katkıda bulunacak en iyi yetenekleri yetiştirebilirler. Reboot Representation uzmanları, işletmeleri iş ortaklarıyla işbirliği yapmaya ve bu destek sistemlerini sağlayabilmeleri için kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yatırım yapmaya teşvik ediyor.

Örneğin, gelecekteki işgücü için dijital beceriler sunma söz konusu olduğunda, Dell Technologies gibi şirketler bu zorlukların üstesinden geliyor. Dell Technologies, bireylere STEM alanında öğrenmeye, gerçek beceriler kazanmaya ve kariyer yapmaya teşvik eden kâr amacı gütmeyen kuruluşlara 2014 yılından bu yana 70 milyon dolardan fazla bağışta bulundu. Fotovoltaik paneller ve enerji açısından verimli çalışma alanlarıyla tam donanımlı, nakliye konteynerlarından yapılmış modüler sınıflardan oluşan Güneş Enerjisiyle Çalışan Öğrenme Laboratuvarlarımız, şu ana kadar Güney Afrika, Nijerya, Fas, Kenya, Meksika ve Kolombiya’da yetersiz hizmet alan bölgelerde bulunan 17 binden fazla öğrenciye teknoloji eğitimi imkanı sağladı. Digital Futures gibi girişimler gençleri, özellikle genç kızları teknolojiyle ilgili konuşmalara erkenden dahil etmenin gücünü ve etkinliğini gösteriyor. STEMAspire ise orta öğretim sonrasında STEM alanında devam etmeyi tercih eden kadınlara, mezuniyet sonrası teknoloji alanında okuldan kariyere geçişlerini desteklemek için mentorluk ve destek sağlıyor.

Yazının ikinci bölümünü aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz;

https://www.delltechnologies.com/tr-tr/blog/siniftan-yonetim-kuruluna-teknoloji-alaninda-cesitliligi-olusturmak-isyerinin-disinda-baslar/