Dijital Taklitçi Olmayın

Hepimizin başına gelmiştir. Süpermarkette ya da pazarda lezzetli görünen meyveleri seçeriz ancak eve geldiğimizde bunların çoktan bozulduğunu fark ederiz. Son dönemde organik ürünlerde yaşanan yükseliş ve insanların yerel ürünleri daha çok tercih etmeleri ile birlikte tüketici tercihlerinde belirgin bir değişim meydana gelmesine rağmen elmaların üzerine balmumu püskürtmek gibi meyveleri daha cazip hale getirmeye yarayan hileler de bulunuyor. Ama bugün konumuz yiyecekler değil, size işletmelerin dijital dönüşümle ilgili süreçlerinden bahsetmek için buradayız.

Dikkat çekici bir şekilde her iki konunun da birçok ortak noktası var. Johnson Controls CIO’su Diane Schwarz’ın bir süre önce CIO.com ile yaptığı röportajda söylediği şu cümleyi hatırlayın: “Johnson Controls, pazarda dijital olarak faaliyet gösteriyor, bu nedenle şirket içinde tüm alanlarda dijital olmamız büyük önem taşıyor. Müşteriler, dışarıdan baktıklarında parlak, kırmızı ve olgun bir elma görüyorsa, elmanın içi de çekirdeğe kadar dışı kadar iyi olmalıdır.”

Diane Schwarz ile tamamen aynı fikirdeyim. Bu, otonom operasyonların kuruluşların şu an çabaladıkları dijital başarı için neden bu kadar hayati önem taşıdığının mükemmel bir örneği. Diane para konusunda da çok haklı. Dönüşüm projelerine büyük miktarda bütçe ayırıyor ve çaba harcıyoruz, ancak işleri her zaman yaptığımız gibi yaparsak bu dönüşüm vizyonunu gerçekleştirmeyi başarmamız pek olası değil. Johnson Controls üzerinde nesnelerin interneti (IoT) ve sınır bilişim açısından büyük bir baskı var. Havalandırma sistemleri dahil olmak üzere her şeyin daha akıllı olması ve daha fazla değer sunması bekleniyor. Müşteriler, bu akıllı sistemlerin ve cihazların daha fazla değer katmasını, daha güvenilir olmasını ve hatta daha önce imkansız olan yeni hizmetler sunmasını bekliyor. Tüm bu sistemler veriyle çalışıyor. Bunun gerçekleşmesi için iş birimleri ve ürünler kadar BT altyapısının da değişmesi gerekiyor.

Bunun nedenlerine bakmak gerekirse:

  • Daha önce hayal dahi edilemeyen bir ölçekte faaliyet göstermek. Dijital açıdan en ileri görüşlü işletmeler dahi ortamlarının ölçeğinin ve karmaşıklığının en çılgın tahminleri bile geride bıraktığını fark ediyor. Aslında bu, hiç de şaşırtıcı değil. Geleceği tahmin etmek için kristal kürelerimiz yok. Veri odaklı ve dijital hale gelirken kaçınılmaz olarak hesaba katmadığımız şeyleri yapmanın yeni ve farklı yollarını buluyoruz. Elbette bu sürece ayak uydurmak BT departmanlarının üzerinde büyük bir yüke neden oluyor. Otomasyon, BT çalışanlarının üzerindeki yükü azaltma potansiyeliyle öne çıkıyor.
  • İşlerinizle aynı hızda hareket etmek. Gölge BT daha önce de, şimdi de var olan bir şey. Öngörülen yöntemleri ve süreçleri takip ederken zamanında sonuç alamadığımızda hepimiz oradaydık. Ancak, BT departmanlarının bulut ve teknoloji stratejilerini tanımlamada daha merkezi bir rol üstlendiğini görüyoruz. Çünkü, hepimiz kabul edelim, iş birimleri ve geliştiriciler BT operasyonlarının yükünü (dış kaynak kullanımı söz konusu olsa dahi) üstlenmek istemiyorlar ve bunlar hizmetlerin esnek ve güvenli olmasını sağlama açısından da doğru kişiler değil. Dolayısıyla, BT departmanlarının hizmetleri daha hızlı sunması gerekiyor ve bu, gerekli olmadığı halde bir döngüye insan unsurunun sokulması anlamına geliyor. Self servis ve politika odaklı sonuçlar, ihtiyaç duyulan kaynakları zamanında teslim edilmesi için çok önemlidir.
    • Samanlıkta iğne aramak. Fidye yazılımı saldırıları ve diğer gelişmiş kalıcı tehditler artık çok yaygınlaştı. Bu güvenlik açıkları, çoğu zaman yıllarca olmasa da aylarca gözünüzün önünde saklanır ve ancak çok geç olduğunda tespit edilir. İşletmelerin büyük bölümü için dijital ortam genişliyor ve yeterince tanımlanamıyor. Hatta, işletmelerin büyük bölümünün saldırı yüzeyleri hakkında bir fikri dahi yok. BT Operasyonları için Yapay Zeka (AIOps) içgörülerine veya diğer veri kaynaklarına erişimin fark yaratabileceği yer işte bu noktadır. İnsanların yardım almadan kötü amaçlı yazılımların bazı göstergelerini tespit etmesi mümkün değildir. Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi teknolojilerle analizlerden sentezlenen veri göstergelerine erişim sayesinde saldırıların tespit ihtimali daha yüksektir.
    • DevOps felaketinden kaçınmak. DevOps ve hatta geleneksel BT hizmetleri dağıtım modelleri, zincirdeki herkesin doğruyu bulmasının insafına kalmış durumda. Önemli bir adımın kaçırılması, en iyi uygulamalara aşina olmamak veya yapılandırma kayması büyük felaketlere neden olabilir. Olağanüstü başarısızlıkların arkasında genellikle kendi başına zararsız görünen bir dizi küçük hatadır, ta ki her şey “patlayana” kadar. Bulut güvenlik açıklarının en önemli nedeni genellikle yanlış yapılandırmalardan kaynaklanır ve bu, insanların yanılabilir varlıklar olmasının doğrudan bir sonucudur. Bu noktada makinelerin devreye girmesi hata sayısını azaltırken sorun oluşturabilecek olayların ve davranışların izlenebilmesine olanak tanır.

Bu ve daha birçok nedenden dolayı işletmelerin kendi BT dönüşümlerini başlatmaları büyük önem taşır. Bu süreç, bir bina inşa etmeye benzer. Kalitesiz bir temel üzerine kurulan bina en ufak sarsıntıda yıkılacaktır. Kısacası dijital dönüşümün doğru insanlar ve becerilere erişim sağlayarak inşa edilmesi gerekir. BT departmanlarının yeni sorumluluklar üstlenmek için zamandan tasarruf etmeye çalıştıklarını ve güne ayak uydurmak için büyük mücadele ettiklerini zaten görüyoruz. Bu, otonom operasyonların ve daha akıllı veri merkezleri inşa etmenin güzelliğidir, kendi kendilerini finanse ederler. Otomasyonları kullanmaya başladığınızda ışıkları açık tutmak için ayrılan zaman ve bütçe miktarını azaltabilir ve artan bütçeyi daha stratejik projelere kaydırabilirsiniz. Bu, daha mutlu müşteriler ve çalışanlar anlamına gelir.