Beklenmedik Durumlarla Baş Etmenin Yolu Verimliliği Artırmaktan Geçer

Bir önceki blog yazımda Dell Technologies olarak ağ sistemlerine dair yaklaşımımızdan bahsetmiş, önceliğimizin otomasyon yoluyla optimizasyon olduğunu söylemiştim. Bu yazımda bunun detaylarına değineceğim.

Can Küçük

Hastane ortamlarında diş klinikleri hep böyle kendine özgü bir yerde durur, diğer birimlerle pek muhabbeti olmaz. Neden? Çünkü diğer tüm branşlarda doktorlar bilgi birikimi olarak iyi kötü ortak bir paydaya sahiptir. Hepsi farklı alanlarda uzmanlaşsalar da sistemin genel işleyişinden az çok anlarlar. Mesela kalp cerrahı olsanız da hasta bir akciğeri tanıyabilir, iç hastalıkları uzmanı olsanız da soğuk algınlığı tedavisi hakkında fikir yürütebilirsiniz. Oysa diş hekimliği bambaşka. Gerektiğinde elinize aleti alıp diş minesini bir heykel gibi işler, yeniden şekil verir, işleri yoluna koyarsınız. Diş hekimlerinin karşılaştıkları farklı durumlar ve bu durumlarla baş etmek için geliştirdikleri özel beceriler, sağlık sisteminin diğer bileşenlerinden daha kalın çizgilerle ayrılmasını sağlar.

Biz de ağ sistemleri çalışanları olarak hep böyle pozisyonlarda yer aldık. Kendimize özü becerilerimiz ve iş yapış şekillerimiz bizi hep diğerlerinden uzak tuttu. İdeali bu değildi tabii, ama uzun yıllar hep böyle devam etti. Bu nedenle Dell Technologies olarak son zamanlarda ortaya koyduğumuz teknolojilerle yıllardır süregelen bu ayrımı ortadan kaldıracak önemli bazı adımlar atma yoluna gittik.

Örneğin veri merkezine IP tabanlı yeni bir depolama altyapısı kurmak istiyorsunuz. Diyorsunuz ki bunlardan birini İstanbul’a koyayım, biri Berlin’de diğeri New York’ta dursun. Araya da öyle bir ağ altyapısı kurgulayayım ki üçü de tek bir cihaz gibi hareket etsin. Hatta bunlardan biri devreden çıkarsa iş yükü diğer ikisine yönlensin, kimse durumu hissetmesin.

İşte böyle bir senaryoda ağ anahtarı olarak Dell EMC Networking cihazlarını tercih ederseniz, bizim buna yazdığımız kod sayesinde ağ üzerindeki tüm keşif ve konfigürasyon süreçleri otomatik olarak gerçekleştiriliyor. Yani herhangi bir ağ uzmanının yardımına ihtiyaç duymadan ağ üzerinde gereken yapılandırmaları hazır hale getirebiliyorsunuz. Bu çoğu sistem yöneticisinin uzun zamandır kurduğu bir hayaldi, biz bunu gerçeğe dönüştürdük.

Başka bir örnek vereyim. Kendi kontrolünüz olan alanda kablolarınızı çekip yerel ağınızı oluşturuyorsunuz, ama ülke veya dünya çapında bir ağ oluşturacaksanız telekom şirketlerinin ve servis sağlayıcıların size sunduğu hizmetlere bağımlısınız. Örneğin İstanbul – Van arası bir hat çekmek mantıksız olduğu kadar kanunen de mümkün değil. Gidip bir telekom şirketinden hizmet alıyorsunuz. Biz bunlara Wide Area Network, yani geniş alan ağı adını veriyoruz.

Yalnız burada da şöyle bir durum var: Servis sağlayıcılar bu gibi kiralamalarda iş modellerinin doğası gereği az sayıda şirkete yüksek ağ kapasitesi sunmaktansa bant genişliğini çok sayıda şirket arasında bölüştürmeyi tercih ederler. Çünkü çok sayıda müşteri daha yüksek prestij anlamına gelir. Sizi yüksek kapasiteden caydırmak için de logaritmik olarak fiyat artırma yoluna giderler. Yani kapasiteyi 2 kat artırmak istediğinizde size 4 katı fiyat teklifi sunarlar. Ama pandemi çıktı, herkes evine geçti kapasite ihtiyacınız arttı. Ne olacak?

İşte burada optimizasyon devreye giriyor. Dell Technologies, SD-WAN konusunda dünyada bu işi en iyi yapan şirketlerinden Velocloud’u satın alarak önemli bir avantaj elde etti. Mesela biriyle telekonferans yapıyorsunuz, sunucu sürekli konuşuyor diğerleri dinlemede. Hemen dinlemeye geçenlerin iletim bandını alıp ihtiyaç duyulan başka işlere, örneğin uzaktan güncelleme yapan üretim ekibine aktarıyor. Bunu yaparken de konferans dinleyicilerinden biri bir şey söylemek için ağzını açtığı anda 1 milisaniye içinde hattı yeniden o kişiye tanımlamak için hazır bekliyor.

Verimlilik dediğimiz sadece akan bit ve byte ile sınırlı kalan bir şey de değil, enerji verimliliği de çok değerli. Örneğin biz geleneksel sistemlerde 3 bin 500 Watt enerji çeken omurga switchlerde aynı işi 500 Watt enerjiyle yapan çözümler geliştirdik. Uzun vadede bu hatırı sayılır bir tasarrufa karşılık geliyor. Yine bu cihazları yapılandırmak için geleneksel yaklaşımda 5 bin satırın üzerinde kod yazmak gerekiyordu. Şimdi bunların 128 tanesini aynı noktadan takip edip, konfigürasyonlarını SmartFabric Director yazılımında 4 kere arka arkaya Next tuşuna basarak yapabiliyoruz. Cihazın biri bozulsa, çıkarıp yerine yenisini takmak için sertifikalı ağ uzmanı çağırıp gece mesaisi yaptırmanıza gerek kalmıyor.

Dahası, Dell ekosisteminde kaldığınız sürece söz konusu otomasyon araçlarının önemli bir kısmını ücretsiz olarak sağlıyoruz. Tüm bunlar cihazların kurulum ve devreye alma süreçlerini yüzde 98 kısaltmanın yanında, maliyet ve iş gücünden önemli oranda tasarruf sağlıyor. Ayrıca insan müdahalesi sonucu ortaya çıkabilecek dalgınlık ve dikkatsizlikten kaynaklı yapılandırma hatalarının ve bunun neden olabileceği verimlilik kaybının da önüne geçiyor. Tüm bunları yaparken network’ünüzü alışkın olduğunuz ekrandan yönetebilmek de mümkün. Örneğin depolama sistemi için kullandığınız network’u, kabloları bağladıktan sonra sadece tek komut girerek komple çalışır hale getirmek, VXRAIL cihazının yönetim ekranından ilgili network’ü yönetmek ve tüm ayarlarını yapmak mümkün. Buna benzer şekilde şasi ve rack sunucularınızın network’ünü, veri merkezinizin network’ünü alışkın olduğunuz yöntemler ve ekranlar ile yönetmenize imkan tanıyoruz.

Bu durumda da sizin kullandığınız sistemdeki ihtiyacınızı bilmeniz yeterli oluyor. Gerisini birçoğu ücretsiz olan yazılımlarımız sizin için hallediyor.

Özetle bizim amacımız yaklaşımımızla, teknolojimizle kullanıcı deneyimini en üst seviyeye çıkarmak. Bu konuda önemli yol kat ettik, büyük bir sıçramanın da eşiğindeyiz. Üstelik sadece biz değil, endüstrinin geneli bu yolda ilerliyor.

Yine de bugün bile müşteri ziyaretlerimizde ve yaptığımız görüşmelerde yıllar önce kurgulanmış sistemleri genişletme aşamasında bildiği yoldan sapmamayı tercih eden, geleneksel yapıya sıkı sıkıya bağlı, değişime kapalı yöneticilerle sıkça karşılaşıyoruz. Yaptığımız işin anlaşılması zor olduğunu söylemiştim. Dolayısıyla geçmişte bin bir emekle çalışır hale getirilmiş bir sistemi fazla kurcalamamak istememelerini bir yere kadar anlayabiliyorum.

Ama dünya değişiyor. 2 kişinin kurduğu bir şirketin 5 yıl içinde binlerce çalışanı olan şirketlerin önüne geçtiği, insandan insana bulaşan bir virüsün birkaç ay içinde dünya ekonomisine dünyadaki bilgisayar virüslerinin toplamından daha fazla zarar verdiği bir çağda yaşıyoruz.

Beklenmedik koşullarla baş etmenin en iyi yolu her adımda verimliliğe odaklanmaktır. Her an her şeye hazır olmak lazım. Fortune 500 listesinin alt sıraları bir dönemin pazar liderleri şirketleriyle dolu.

About the Author: Dell Technologies